Ne plan ama. Quiet firing yani SESSİZ İŞTEN ÇIKARMA !. Yönetimin çalışanın istifa etmesini sağlamak amacıyla iş yerini çekilmez hale getirmesi. Türkçesi çalışanı maliyetsiz işten kovmak. Yada çalışanı bir makine, bir ürün gibi görmek diyebiliriz. Kullan at mendil gibi.
Sessiz işten çıkarmayı, çalışanın iş yerinde günlük rutinindeki tüm süreçlerini ve kendisini işvereni tarafından yok sayılması olarak da tanımlayabiliriz.
Sessiz istifadan sonra en çok konuşulan sessiz işten çıkarma işleminde ;
. Terfi ve kariyer fırsatlarının durdurulması,
. Zam isteklerinin reddedilmesi,
. Yönetimden gelen desteğin kesilmesi,
. Ekipten dışlanmak,
. Yan haklarının geri çekilmesi,
. Gereksiz fazla mesai tacizi,
. İş dışında yöneticinin kişiye talimat vererek plansız iş yükü oluşturması,
. Yönetici iseniz yetkilerininizin sınırlandırılması gibi kasdi davranışlar vardır.
Diğer adı sneaky mobbing yani SİNSİ MOBİNG olan bu eylemler, yöneticiler tarafından sizi kurumdan uzaklaştırma planlarıdır aslında.
Siz toksin yöneticiler. Bitmedi dimi egonuz, küstahlığınız. Koca göbeğinizle, süslü, dekorlu odalarınızda, pembe kravatınızla ahkam kesmeniz. Çalışanlarınıza tepeden bakmanız, onları taciz etmeniz. Şirket babanızın çiftliği değil mi? Üretimin artması, satışların yükselmesi değil sadece sizin kariyeriniz önemli dimi, eze eze elde ettiğiniz makamınızın ve yüksek maaşlarınızın sürekliliği önemli. Çevrenizdeki birkaç dalkavukla sahne sizin nasıl olsa, senaryoyu yazanda sizsiniz oynayanda. Çalışan mutluluğu, motivasyonu, şirket vizyonu misyonu umrunuzda değil aslında. Umrunuzda olan parlayan yıldızları söndürmek, ayağınıza dolanan yetkin personelleri kurumdan uzaklaştırmak.
Unutmayalım ki arkadaşlar bu sinsi planları yapanlar sadece yöneticileriniz değildir. Şirketinizin eski çalışanlarına dikkat edin. Kemikleşmiş kadrolara. Bir çoğu bilgisiz, tecrübesiz ve içi boş. Sadece yıllardır buradalar. Kas hafızalarıyla, kurnazlıklarıyla ve kıvrak zekalarıyla buradalar. İşte bu yüzdendir ki her zaman sistem karşıtıdırlar. Yeni bir çalışan, yeni bir unvan, yeni projeler sürekli onları rahatsız eder. Çünkü yetkinsizlikleri ortaya çıkacaktır. Bu yüzden bu sinsi planlar sürekli devreye girer ve uygulanır. Kimse şirketteki sefalarına çomak sokamaz, kimse yaşadıkları lale devrini bitiremez.
Bu örnekler, maalesef birkaç firmada görünen istisnalar değil ülkemdeki bir çok şirkette yaşanan trawmalardır.
Odasından çıkıp aşağıda neler oluyor diye merak etmeyen, kurumdaki bu çeteleşmeyi, tertipsizliği denetlemeyen sayın işverenlerimiz ve genel müdürlerimiz "şirketimin cirosu neden büyümüyor, daha çok nasıl satış yapmalıyım" demek yerine öncelikle sistemini, kadrosunu yenilemeli, kurumunu yetkin çalışanlarla örgütlemeli bence..
Üst yönetimin desteği olmazsa, sistemsizliğe karşı aksiyon alamıyorsa biz çalışanlar bu dalavereye ne kadar direnebiliriz ki. Zaten içerideki çeteleşme cesaretini şirketteki gevşek yönetsel kararlardan almıyor mu ne dersiniz?
Bu gönderi için bir yorum yazın